Bir modern mimarlık akımı. Birinci Dünya savaşının hemen öncesinde Almanya'da ortaya çıkmış, varlığını yaklaşık 1930'a dek sürdürmüştür. Tıpkı, ekspresyonist resimde olduğu gibi, Ekspresyonist mimarlık'ta da, çok kesin ve çizgileri belirlenmiş bir üslubun varlığından söz edilemez. Akımın tüm ürünleri biçim yaratma sorununa tek defaya özgü tasarımlarla çözüm getirmeye çalışmaları konusunda birleşirler. Bu tek defaya özgü biçimin niteliği ise büyük oranda bireyseldir. Ekspresyonist mimarlık genelde tarihten biçim aktarmaları yadsımış olmasına karşın, bazı ürünlerinde geçmişi yorumlama çabalarına da rastlanır. Fakat temelde Ekspresyonistler'in ana özelliği hiç bir biçimsel önyargı taşımamaları ve daima yaratma sorunsalını ön plana çıkarmamalıdır.
İlk Ekspresyonist mimarın P. Behrens olduğu söylenebilir. Onun 1908 - 1913 arasında Berlin'de AEG için yaptığı yapılar akımın başlangıç ürünleri sayılır. Sonraları H. Poelzig ve E. Mendelsohn gibi mimarlar da Ekspresyonizme yönelirler. Bunlardan sonuncusunun tasarladığı Berlin yakınında Postdam'da ki Einstein kulesi (1920) adlı gözlem evi, Ekspresyonizm'in klasik yapıtı sayılır. 1920'li yıllarda Hollanda'da Ekspresyonist doğrultuda ürünler belirmeye başlar. Ekspresyonizmi konut yerleşmelerinde uygulayan Hollandalılar arasında en önemli sanatçı M. de Klerk'dir. Ayrıca, yine Ekpresyonizm kapsamında değerlendirilebilen ve önderliğini R. Steiner'in yaptığı bir de Antropozofik Mimarlık akımı vardır. 1930 sonrasında tüm üyelerinin yeni beliren Uluslararası Üslup'a yönelmesi sonucu ortadan kalkan Ekspresyonizm, 1960'tan sonra Almanya'da yeni izleyiciler bulmaya başlamıştır. Örneğin G. Böhm'ün gerçekleştirdiği Bernsberg Belediye binası bu tür yeni uygulamalardan biridir. 1970'lerde Post Modern Mimarlık'ın belirişi ise, Ekspresyonizm'i sahneden tümüyle silmiştir.
(BLOGUMA DESTEK OLMAK İÇİN REKLAMLARI ZİYARET EDERSENİZ SEVİNİRİM)
(I WOULD APPRECIATE IT IF YOU VISIT THE ADS TO SUPPORT)
Yorumlar
Yorum Gönder