Genel olarak Tarım çağı uygarlıklarının ikili bir kültürel yapı gösterdikleri gözlemlenmiştir. Halk sanatının bu ikili bünyeyle bağıntılı bir oluşum olduğu söylenebilir. Bir yanda yönetici sınıfların üst düzeyde olduğu varsayılan sanatı varken, öte yanda da halkın sanatsal yaratısı bundan pek fazla etkilenmeden yüzyıllarca varlığını sürdürmüştür. Örneğin; Sinan'ın, Sedefkar Mehmet ağa'nın, Levni'nin anlayışları resmi sanat denebilecek bir üst sınıf kültürünün ürünüdür. Buna karşılık neredeyse 1950'lere dek örneklerini genellikle halı, kilim, kumaş ve günlük kullanım eşyası gibi ürünlerin oluşturduğu ayrı bir Türk Halk sanatı hep varolmuştu. Bu sanatın üst düzey sanatına oranla çok daha yavaş bir gelişim ve değişim gösterdiği söylenebilir. Tüm dünyada resmi sanat sürekli üslup değişimleri geçirmiştir, ama aynı şey halk sanatı için söylenemez.
Halk sanatı Endüstri çağı'nın doğuşuyla birlikte ortadan kalkana dek, sanat olarak bile görülmemiştir. Halk sanatı ürünlerinin içerdiği estetik kaliteye dikkat çeken ilk kişi, belki de Arts and Crafts'ın ünlü beyni W. Morris'tir. Günümüzde ise, sanatsal yaratım üretici hangi sınıfsal kökenden olursa olsun ancak estetik içeriğiyle yargılanmakta dolayısıyla da halk sanatı resmi sanattan düzey olarak farklı sayılmamaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder