MISIR SANATI

Mısır'da yaklaşık olarak MÖ 4000'den MÖ 300'e dek gelişen sanat. İskender'in fethi sonucu güçlü Yunan etkisi altında kalarak, Ptolemenler döneminde yeni bir sentez üreten Mısır sanatı, bu dönemden sonra eski bağımsızlığını yitirir. Mısır sanatının evrimi şu aşamalar halinde ele alınır;
1) Hanedanlar öncesi dönem (MÖ 4. binyıl)
2) İlk Hanedanlar dönemi ( MÖ 3100-2686)
3) Eski Krallık dönemi (MÖ 2686-2181)
4) Birinci ara dönemi (MÖ 2181-2040)
5) Orta Krallık dönemi (MÖ 2040-1786)
6) İkinci ara dönem ( MÖ 1786-1567)
7) Yeni Krallık dönemi (MÖ 1567-1085)
8) Geç dönem (MÖ 1085-332)

Mısır sanatının temel özelliği, neredeyse tüm sanat tarihinin en tutucu anlayışını geliştirmiş oluşudur. Yaklaşık olarak MÖ 3000'den MS 30'da ki Roma egemenliğine dek, üslupsal gelişme ve değişimler uzman olmayanların kolayca kavrayamayacağı kadar önemsiz boyutlarda kalmıştır. Aynı standart biçim kalıplar varlıklarını kesintisiz biçimde sürdürmüşler; sanatçılar ise hiç bir bireysellik çabası göstermeye olanak bulamamışlardır. Dolayısıyla, Esk Mısır'da sanatın tüm dalları için yaratıcılık söz konusu değildir. Yalnızca aynı üslubun teknik açıdan bile yetkinleştirilmesini pek öngörmeyen bir süreklilik göze çarpar.

(BLOGUMA DESTEK OLMAK İÇİN REKLAMLARI ZİYARET EDERSENİZ SEVİNİRİM) 
(I WOULD APPRECIATE IT IF YOU VISIT THE ADS TO SUPPORT)


Mısır sataı ürünü olarak nitelenebilecek ilk yapıtlar Hanedanlar öncesine ait resim örnekleridir. Alçak kabartma tekniği ise, daha Eski Krallık döneminde bile, olgun ve ileride pek anlaşılmayacak yapıtlar ortaya koymuştur. Boyama tekniğiyle yapılmış resimde yine 1. Hanedan döneminde belirir. Bu teknik, en geç çağlara kadar mezar odaları için duvar resmi yapımında, mumya sandukaları ve mobilyaları bezemede ve papirüsler üzerinde uygulanmıştır. Mısırlıların bu tekniğini guaş olarak nitelemek olanaklıdır. Duvar resminde bile fresk değil, zamk ve suyla karıştırılmış pigmentlerden oluşan bu boya kullanılmıştır.

Hem resim hem de heykelde Mısır sanatı başlangıcından son dönemlerine dek, insan ve hayvan betilerine ağırlıklı biçimde yer vermiş bir sanat olmuştur. Bunlarda insan betilerinin ülküsel bir bakışla ele alındığı, yapıtın konu seçtiği kişinin mutlaka genç ve sağlıklı, kas yapısı gelişmiş biçimde betimlendiği görülür. Çok ender bazı örnekler dışında, yaşlılık ve fiziksel bozulmalar sanat yapıtında asla gözlemlenmemektedir. Üstelik, bu sanat anlayışıyla betimlenen varlıklar, hiyerarşik bir tutumla değerlendirilmişlerdir. Örneğin, tanrılarla, firavun ve ailesinin betimlendiği pozda halktan biri betimlenemez. Birinciler için her türlü devingenlikten uzak bir poz söz konusuyken, diğerlerinde daha doğal ve devingen bir görünüme rastlanabilmektedir.

Mobilya ve küçük eşya yapımı 1. Hanedan'dan başlayarak gelişkin tekniklerle geliştirilmiştir. Bunlar hakkında mezar armağanları olarak kullanışlarından ötürü geniş bilgi derlenebiliyor. Örneğin mobilyada kakma tekniği ve verniklemenin uygulandığı bilinir. Camın yaygınlaşması ilk olarak Yeni Krallık döneminde ortaya çıkar ve genellikle süs boncukları, vazo, ender olarak kase ve figürin yapımında kullanılır. Seramikte önemli örnekler Hanedan öncesine aittir; sonraki ürünlerde sanatsal düzey pek yüksek sayılmaz. Daha değerli malzemelerin belirişiyle birlikte, seramik eşyanın yalnızca günlük kullanım için yapılmaya başlandığı ve diğer alanlar içinde bir prestij yitimine upradığı düşünülebilir.

Mimarlıkta ilk malzemeler saz, çamur ve ahşap olmuştur. Tuğla Hanedanlar öncesi dönemin sonlarında belirir. Taş kullanımı ise Eski Krallığın ilk yıllarında (yaklaşık MÖ 2650'de) başlar. Milinen ilk mimarlık ürünleri tuğladan yapılmış Mastabalardır. 3. Hanedan döneminde ortaya çıkan basamaklı piramidin de mastabanın evrimleşmesiyle oluştuğu ve bu gelişmenin sonuçta gerçek piramidin oluşumuna yol açtığı anlaşılmaktadır. Eski ve Orta Krallık döneminde Piramit standart mezar anıtı haline gelmiştir. Fakat, Eski Krallık döneminde piramit yalnızca Hanedan üyeleri için yapılmış, soylular mastabayla yetinmişlerdir. Orta Krallıkta mastaba yerini yavaş yavaş kaya mezarlarına terke eder ve Yeni Krallık döneminde hem kaya mezarları hem de özel mezarlar kayaya oyulmuş mekanlar haline gelirler. Tapınak planları ancak Yeni Krallık döneminde kararlı bir şemaya kavuşmuşlardır. Bunlar, pilon denilen anıtsal bir girişin ardında yer alan çevresi kolonadlı avlu ile onun gerisinde bulunan bir hipostil salondan oluşurlar. Hipostilin gerisinde ise Kutak bölümü konumlanır. Planlarda simetrik bir düzen uygulanması genel bir kuraldır. Mezar yapıtları ve tapınaklar dışında gerek konut, gerekse de saray mimarlığı konusunda pek az şey bilinir. Bu tür yapıların kerpiç gibi dayanıksız malzemeden yapıldıkları için kısa ömürlü oldukları sanılır. Bugüne kadar fikir verici nitelikte pek az örnek kalabilmiştir.

Yorumlar