Üç yönden kapalı, bir yönden dışa açılan bir tonozla örtülü mimari mekan. İlk olarak Sasaniler dönemi İran'ında kullanıldığı sanılır. Örneğin Tak-ı Kısra Sarayı (MS550) gibi erken dönem bir uygulamada bile, eyvanın gelişmiş ve dev boyutlu bir mekan olarak gerçekleştiği görülür. Eyvan asıl gelişimini İslam döneminde gösterecektir. Büyük Selçuklu çağında (11-12. yy) İran mimarlığı dört eyvanlı avlu şemasını geliştirir. Dikdörtgen planlı bir avlunun kenarlarının ortalarına yerleştirilmiş birer eyvandan oluşan bir şema, hızla İslam dünyasının büyük bir bölümüne yayılacaktır. Osmanlı öncesi dönemin Anadolu'sunda, Türkiye'ye özgü nitelikler kazanmakla birlikte, aynı şema geniş ölçüde uygulanır. İran'da daha çok camilerde uygulanan eyvanlı avlu, Anadolu'da genellikle Medreselerde görülür. Aynı durum Mısır içinde geçerlidir. Bununla birlikte, Mısır'da gelişen eyvan şemalarının İran'la ilişkili bir gelişme olmayıp, yerel bir buluş olduğu öne sürülmüştür. Eyvan, Klasik Osmanlı döneminde Türk mimarlığının gündeminden çıkmıştır.
Bir diğer anlamıyla eyvan, Geleneksel Anadolu Türk konutunda iki yanı iki oda ile sınırlandırılmış ve bir yönden hayat ya da sofaya açılan mekan. İran'da geliştirilen eyvanla aynı adı taşıdığı halde, mimari nitelikleri ve mekan kuruluşuna katkıları açısından ondan tamamıyla farklı bir öge olarak nitelendirilebilir. Örneğin konut mimarlığında eyvan, birincinin aksine doğrultu verici ve eksenliği vurgulayıcı nitelikte değildir.
Bir diğer anlamıyla eyvan, Geleneksel Anadolu Türk konutunda iki yanı iki oda ile sınırlandırılmış ve bir yönden hayat ya da sofaya açılan mekan. İran'da geliştirilen eyvanla aynı adı taşıdığı halde, mimari nitelikleri ve mekan kuruluşuna katkıları açısından ondan tamamıyla farklı bir öge olarak nitelendirilebilir. Örneğin konut mimarlığında eyvan, birincinin aksine doğrultu verici ve eksenliği vurgulayıcı nitelikte değildir.
(BLOGUMA DESTEK OLMAK İÇİN REKLAMLARI ZİYARET EDERSENİZ SEVİNİRİM)
(I WOULD APPRECIATE IT IF YOU VISIT THE ADS TO SUPPORT)
Yorumlar
Yorum Gönder