Yaşamını 1919 ve 1933 yılları arasında sürdürmüş ünlü Alman sanat okulu. Modern sanat ve mimarlığın oluşuna katkıda bulunmuş en önemli eğitim kurumudur. 1919'da Walter Gropius (1883-1969) Weimar kentinde kurulan iki sanat okulunun yöneticiliğine davet edildi. Tasarım ve uygulamalı sanatlar alanlarında eğitim veren bu iki okulu birleştirip -Bauhaus- adıyla yeniden örgütleyen Gropius, böylece modern çağın sanat ve mimarlık açısından en önemli akımını başlatmıştır. Bauhaus sayesinde o güne değin alışılagelmiş tüm sanat kavramları değişip tüm dünyada sanat ve mimarlık eğitimi onun ilkeleri doğrultusunda yeniden yönlendirilerek, etkileri günümüze dek süregelen bir eylem ortaya çıkmıştır. Bauhaus sanat, mimarlık ve endüstri arasında kopuk olan bağlantıyı yeniden kurmaya çalışıyordu. Endüstri çağıyla birlikte üretim biçim, üretilen ürün be toplum yapısı devasa değişimler geçirmiş, sanat ise tüm değişimlere koşut bir yönelim gösterememişti. Sanatsal üretim Rönesans'tan bu yana hala aynı çizgiyi izliyor, endüstrinin getirdiği yeni istek ve olanaklarla ilgilenmiyordu. Endüstriyel ürünlerin pek çoğu tasarlanmak yani sanatsal bir çalışmayla biçimlendirilmek zorunda oldukları halde, bu iş çoğunlukla ikinci planda kalıyordu. Sanatçılar tüm gelişmiş ülkelerde uzunca süre endüstriyle iş birliğine gitmeyi yadsıdılar. 19. yy boyunca sanatçı genel olarak çevresindeki zevksizlik ortamının nedeni olarak endüstriyi suçlayacaktı. Örneğin; bie William Morris (1834-1896) sanatsal ve toplumsal yozlaşmanın kökeninin endüstri olgusunda yattığını öne sürüp, orta çağdaki el işçiliği geleneğini savunabiliyordu.
Almanya'nın bu anlaşyıştan daha savaş öncesi çağlarda kurtulmaya başladığı söylenebilir. 20 yy'ın daha ilk yıllarında AEG firması ürünlerinin tasarlanması zorunluluğunu duymuş, bu amaçla da P. Behrens (1868-1940) adlı bir mimarı bu işle görevlendirmişti. Behrens'in üstlendiği görevin sınırları firmanın yapılarını planlamaktan elektirk gereçlerinin biçimlendirilmesine ve hatta bürolarda kullanılan resmi yazışma kağıtlarının grafik düzenlemesine kadar uzanacaktı. Behrens, her türden tasarım eyleminin bir bütünlük çinde aynı elden ve endüstriyle iş birliği kurularak yapılabimesinin olanaklılığını kanıtlamıştı. Dolayısıyla, Grapius in Buhaus'u oluştururken sıfırdan başlamadığı ve öncüllerinin çabalarından yararlandığı söylenebilir. Ayrıca okul örgütlenirken çok güçlü ve ilerici bir eğitim kadrosu yaratacak yeterlilikte kişiler bulunabildi. Kuruma ilk katılan öğretmen Itten oldu. Bunu o dönem Almanyasının en başarılı sanatçıları ve yabancılar izlediler. 1921'de ressam ve yazan P. Klee, sahne tasarımcısı O. Schlemmer, 1922'de ressam W. Kandinsky, 1923'de grafik sanatçısı ve fotoğrafçı L. Moholy-Nagi katıldılar.
1925'de Welmar belediyesi Bauhaus'a açık bir biçimde karşıt bir tutum içine girince okulu taşımak bir zorunluluğa dönüştü. Bunda ötürü, bugün doğa Almanya sınırları içinde kalan küçük Dessau kentinden gelen öneri kabul edildi. ve 1926'da Bauhaus bu kente Gropius tarafından planlanan yeni yapılarına eğitime başladı. Bu yapılarında okulun eğitim programı kadar ilerici nitelikte yapılması amaçlanmıştı. Derslik, işlik ve öğrenci yurdu bloklarını içeren yeni yerleşme alanı gerçekten de mimarının istekleri doğrultusunda bir çağdaş mimari tutumun örneği olacaktı. Mimar olarak daha rahat çalışabilmek arzusunda olan Grapius 1928'de istifa etti ve onun isteği üzerine müdürlüğe H. Meyer getirildi. 1930'da Meyer yerel yönetimin tutumu nedeniyle istifa edince, bu kez de müdürlüğü Mies van der Rohe üstlendi. 1932'de siyasal baskılardan ötürü Bauhaus Berlin'e taşınmak zorunda kaldı. Son darbeyi de Naziler vurdular. 1933'de iktidara geldiklerinde ilk yaptıkları işlerden biri okulu kapatmak oldu.
Bauhaus Modern sanat ve mimarlığın gelişim çizgisindeki en önemli dönemeçlerden biridir. Onun bir anlamda Rönesans'tan bu yana yerleşip kalan bir anlayışı yıktığı söylenebilir. Rönesans sanatsal etkinlikleri Güzel sanatlar ve zanaatlar gibi iki ana gruba ayırmıştı. Sonrası yüzyıllar içinde bunlarda birincisi yüceltilirken, ikincisi aşağılandı. Doğal olarak bu durum sanatı resim, heykel ve mimarlık üçlüsüne indirgemekteydi. Endüstri öncesi dönemde bunun çok büyük bir zararı olduğu öne sürülemez. Oysa endüstriyle birlikte onun ürettiği kullanım eşyasının tasarımı sorunu gündeme geldiğinde bu gelenekselleşmiş yönelimin koşullara uyamayacağı anlaşıldı. Dönemin sanatçısı endüstri tasarımı kavramını yabancıydı. O halde yen bir sanatçı tipinin belirlenmesi, bunun içinse yeni bir öğretim düzeninin kurulması gerekecekti. Bauhaus kısa yaşamında bunu başarmaya çabaladı. Sanatın mimarlıktan, tekstil tasarımına, grafikten mobilyaya, seramikten heykele ve resimden endüstri tasarımına kadar uznan geniş bir çevreye oturtulması sağlandı. Bauhaus'un bir sanat okulu olduğu düşünülürse onun yalnızca kuramsal görüşleriyle değil, aynı zamanda eğitim örgütü ve öğretim kadrosuyla da etkin olduğu anlaşılır. Kadro ce sistemin uygun birleşimi nedeniyledir ki Bauhaus dünya çapında etkinlik kazanabilecekti.
Bauhaus'un öğretimi iki temel disiplini kapsıyordu. Werklehre denilen ve beceri öğretimi diye çevrilebilecek birici grup taş, ahşap, maden, çamur, cam, renk ve dokuma atölyelerinden oluşmaktaydı. İkinci gruba ise Formlehre adı verilmekteydi ve birincinin aksine, bu bölüm kuramsal çalışmaya ve biçim yaratma sorununa eğiliyordu. Birinci grup özellikle ağırlık çalışıyordu burada öğrenciler elişçiliği ve beceriyi ustaların yönetiminde doğrudan pratik içinde öğrenirlerdi. Bu grupta yer alan atölyelerin yöneticileri Modern Sanat'ın en önemli adları arasındadır. Bu sanatçılar okul kapanıp dünyanın çeşitli yörelerine dağıldıktan sonra da etkinliklerini sürdürdüler. Hatta bazıları ancak bundan sonra ün kazandı.
(BLOGUMA DESTEK OLMAK İÇİN REKLAMLARI ZİYARET EDERSENİZ SEVİNİRİM)
(I WOULD APPRECIATE IT IF YOU VISIT THE ADS TO SUPPORT)
Yorumlar
Yorum Gönder